2 Haziran 2015 Salı

02 Haziran 2015

Hafta sonunu neredeyse yatarak geçirdim. Hala da çok iyi olduğum söylenemez. Ancak ayağa kalktım. Bu seneki garip bir virüs. Boğazdan tutuyor ve çok ağrı sancı yapıyor. Direndim ama dayanamadım sonunda antibiyotik kullanmaya başladım.
Geçiyor ama yavaştan umarım tekrarlamaz.
Hasta olmak hele yatmak hiç bana göre değil. Yattıkça daha kötü oluyorum. Kendime gelmem uzun zaman alıyor.
Bu gün biraz daha iyiyim ama yinede gözümün önünde lekeler var.
Bu seneki virüsün laboratuvarda üretilip ilaç satmak için dağıtıldığını düşünüyorum. Çünkü şimdiye kadar bildiğim tüm sağıltma yöntemlerini uyguladım sonuç alamadım. Bu iş için özel anitbiyotiki  kullanmaya başlar başlamaz iyileşme süreci de başladı.
Çok kızdım çok....

25 Mayıs 2015 Pazartesi

13 Mayıs 2015


Yarın yolculuk var. Ama bende hala yolculuk coşkusu ve heyecanı başlamadı nedense. Kendimi çok yorgun hissediyorum. Aslında yorulacak bir şey de yapmıyorum ama garip bir isteksizlik ve halsizlik var üzerimde. Bahardan diye umuyorum. Yarın yolculuk Kudüs'e Allahın izni ile uzun zamandır merak ettiğim bir bölge. Aslında geçen seneden beri hazırlanıyoruz. Geçen sene son anda kalmıştık.

26 Mayıs 2015- 08:36

Dün gece ağrılar içerisinde yattım. Deliksiz uyumuşum kalktığımda ağrılarım biraz hafiflemişti. Sadece boğazımda kaldı. Burnumun genzimle birleştiği yer sanki yara varmışcasına acıyor. Böyle bir rahatsızlık yaşadığımda en etkili şey gargara yapmak. Baticon'u su ile seyreltip gargara yapıyorum.
Tabi sıcak bir şeyler içmek de fazladan katkı sağlıyor. Ada çayı yaptım kendime birazdan onu içeceğim. Artık bahar geldi havalar ısındı nereden çıktı bu hastalık anlamadım. Gözlerimin arkası ağırıyor, kollarım bacaklarım kesiliyor. Mikrop herhalde.
Dün yazlık kışlık yaptım çok yoruldum. Böyle zamanlarda kendime çok sinirleniyorum. Bir dolu eşyam var hala gözüm alış verişte. Söz veriyorum elimdekileri iyice eskitmeden bir şeyler almayacağım diye ama nerede. Dışarı çıkıp da elim boş döndüğüm yok.
Kendimle ilgili keşkelerim; keşke az yiye bilsem, keşke az alabilsem. Eşyanın yükü ve sıkışıklığın verdiği stres çok yorucu. Aç gözlüyüm aç gözlü..

12 Mayıs 2015 Salı

12 Mayıs 2015

Bu gün bu blogun başlangıcı. Aslında burada yazmak istediklerim pek de birileri ile paylaşmak istediğim şeyler değil sadece kendi düşüncelerim. Hiç bir kaygı duymadan kendimle sohbetlerim.
Bir kategorisi veya amacı yok. Tıpkı bir anda aklımıza girip çıkan düşünceler gibi. Oradan buradan bir şeyler. Bu blogu sadece kendime yazıyorum. Keşke görüntülemeleri sınırlana bilse ama o da blog mantığına aykırı.
 Bu sabah çok erken kalktım hava alanına gittim. Giderken dört peş tane köpek bir siyah kediyi kovalıyorlardı. Karanlıkta sadece kedinin gözleri parlıyordu. Ne oldu acaba o kediye şimdi. Deniz kıyısına ulaşmayı başardıysa kurtulmuştur. Ama daha çok yolu vardı. Böyle anlarda sihirli güçlerim olsun istiyorum. Çaresizi çaresizliğinden kurtaracak. Kedinin kaçışı çok çaresizce idi. Gözümün önünden gitmiyor.
O saatte bile sahilde yürüyenler vardı. Gerçi çok da erken sayılmaz beşe geliyordu saat.
Bugün hava ne sıcak ne soğuk güzel bir bahar havası kıvamında.
Hava alanı bana çok güzel geldi tekrar yola çıkma coşkusu oluştu içimde kendimi mutlu hissettim. Ayrı bir havası var hava alanlarının orada zaman yok. Dışarının zamanından bağımsız. Sakin alaca karanlık yollardan hava alanına girince dünya değişti.
Bu blogda böyle o anda aklıma esiveren kısa kısa notları yayınlayacağım birazda kendime günlük gibi olacak.
Kenan Evren vefat etti. Ölüsünün arkasından konuşuyorlar. Bu beni üzdü. Bir zamanlar herkes önünde el pençe divan duruyordu. Bugün cenazesine kimsenini katılması beklenmiyor. 98 yaşında bir adam. Bu ülke ilginç bir ülke. Bu satırları yazdıktan sonra internetten Kenan Evren'in cenazesi ile ilgili haberleri okudum. Allah ailesine kolaylık versin.
Nepal'de bir deprem daha olmuş. Dünyanın çivileri dağlar olduğuna göre dünyanın çivisi çıkıyor sanırım. Allah oradaki nisanların yardımcısı olsun.

Bu gün çektim bu fotoğrafı çok hoşuma gitti