31 Mart 2016 Perşembe

31 Mart 2016 Perşembe

Artık sakin geçen günlerden korkar oldum, arkasından öyle bir şey patlıyor ki altından kalkılır gibi değil. Bu günler çok garip günler. Bu ara aynı 99 depreminin arkasından olduğu gibi ardı ardına dişlerimi kırar oldum. Aynı dehşeti yaşıyorum. Farkında değilim ama sanırım yine dişlerimi sıkma huyum nüksetti.
Bu öyle bir coğrafya ki kendi içinizde nasıl olduğunuz çok önemli değil dışınızda size müdahale eden canınızı sıkacak, endişeye düşürecek bir şeyler maalesef hep mevcut. Çocukluğumu, gençliğimi düşünüyorum hep bir korku, kaygı vardı. Aktörler değişse de değişen bir şey olmadı. Kısa bir süre nefes alır gibi olduk, gelecekten umutlanalım dedik ama çok çabuk geçti.
Diğer yandan bu kriz ortamında yaşamaya da alıştık o da başka. Geçen gün bir blog yazısı okuyorum. Avrupa'ya seyahat etmek güvenli mi diye; önce komik geldi,sonra aslında o yazının bize yazılmadığını fark ettim. O yazı Amerikalılara yazılmıştı. Bizim için her yer aynı oranda güvenli:((((

30 Mart 2016 Çarşamba

30 Mart 2016

Dün akşam eve gittiğimde Bolluk hanım yavrulamıştı. Dört tane bebeği oldu hepsi sarılı beyazlı benekliler. Şükürler olsun hepsi sağlıklı. Annenin de keyfi yerinde. Yalnız çok acıkmış.
Hemen çarşıya çıktım büyük bir plastik kutu , hasta yatak koruyucu falan aldım. Yataklarını hazırlayıp küçük odaya yerleştirdim. Çok minikler.
Bebeklerini benden kıskanmıyor. Tabi ben de hiç elimi sürmedim. Hatta yatak değiştirirken bile minderle taşıdım.
Sadece yemek yemek için ayrılıyor yanlarından. Konserve mama aldım onu sevdi.
Şimdi evde bebeleri ile yalnız. Ne yapıyorlar acaba....
Sabah çok zor uyandım. İki gecedir çok geç uyuyup sabah erkenden kalkıyorum. Bu gün artık gözlerim yanıyor.
Gazetelere göz gezdirmek bile artık insanı bunaltıyor. Bu ara çok fazla taciz haberi var. Konu gündeme geldikçe belkide şikayetten çekinenler korkularını yeniyorlar. Ne kadar çok sapkın insan varmış bu ülkede. Çocukları taciz edenlere çok ağır cezalar verilmeli. Aklım almıyor. Eskiden gazete okumayı severdim artık sevmiyorum.

29 Mart 2016 Salı

29 Mart 2016 Salı

Bu blogu başlattıktan sonra uzun süre yazmamışım. Geçen sene yazdıklarımı okuyunca neden devam etmedim diye kızdım kendime. Bir sürü şey oldu bu arada ama ben es geçtim. Halbuki o andaki duygularımı yazsam sonradan okurken çok mutlu oluyorum. Eskiden günlük tutardım. Nasıl güzeldi. Şimdi yine günlük tutuyorum ama eskisi gibi düzenli değil. Daha bölük pörçük. Belkide hayata karşı heyecanı azalıyor insanın. Ne bileyim. Halbuki günlüklerim hayatım boyunca ban çok yardımcı oldu. En bunalmış anımda bile günlüklerimi okuduğumda kendimi mutlu hissetmeye başlardım. Güç verirdi bana günlüklerim. Kötü günler olsa bile onların geçtiğini net olarak gösterirdi.
Gerçi insan yaş aldıkça çalkantıları azalıyor. Daha dengeli hale geliyor. Bu nedenle yaş almayı seviyorum.
Gelelim en son yazımdan bu yana olanlara; bir sürü gezi yaptık, Kudüs'ten sonra Malatya'ya bir fotoğraf gezisine gittik Nemrut'a çıktık. Nemrut'un son hali eskisi ile kıyasladığımda beni üzdü. Onun dışında gezide güzel zaman geçirdik. Levent vadisinden çok etkilendim.
Sonra Austurya'dan Almanya'ya "Romantik Yol" gezisi yaptık. Çok sıcaktı hava gezi güzel olsa da bunaldık.
Arkasından Eylül ayında Aycan'nın yanına İngiltere'ye gittik. Kızlarla. Aycan bizi çok güzel ağırladı. Genel olarak keyifli bir yolculuk oldu. İngiltereyi hiç ummadığım kadar beğendim.
Ekim sonu Fas'a gittik Tijenler ve Hülya ile. Fas hayallerimden biraz farklı geldi. Çok daha otantik bir ülke beklemiştim. Güzeldi ama bayıldım diyemeyeceğim.
Arkasından Noel dönemi keyifli bir Budapeşte yolculuğu yaptık. İlk defa dairede kaldık. Kaldığımız ev çok merkeziydi.
Sonra Karnaval'da Venedik. ilk gece çok üşüdük ama sonra harika bir eve geçtik. Venedik'e doyduk.
En son Gökbör ile İskeçe Karnavalı için Yunanistan'a gittik turla. Tur grubumuz çok eğlenceliydi.
Son iki haftadır. Kuzuluk'a gidip geliyorum. Annemler orada. Bu Cuma gidip onları alacağım. Kuzuluk her zamanki gibi güzel ve sakin. Ablamda bizimleydi çok keyifli zaman geçirdik. Ailemi seviyorum.
Nisanın 14 ünde Madrid'e gitmeyi planlıyoruz. Mayıs sonu da Kopenhag. Şimdilik gezi takvimimiz böyle.
Ülkede ve dünyada olanlara gelecek olursak; aslında hiç bu konuyu yazmak yada düşünmek istemiyorum. İçim daralıyor. Bu gün bir yazı okudum Avrupa'ya sseyahat etmek güvenli mi diye? Aklıma ilk gelen Dünya üzerinde güvenli yer var mı ? Sorusu oldu. Artık iki haftada bir bombalı saldırı haberi almayı kanıksadık. Ülkemizde İstanbul Sultanahmet, Ankara askeri araçlar, Ankara Kızılay, İstanbul İstiklal caddesi saldırıları oldu. Bir çok masum insanın canı yandı. Bu saldırıların ekonomik etkilerini daha tam olarak hissetmesek te. Hayatın yavaşlaması ekonomiyi de yavaşlatacaktır diye düşünüyorum. Dünyada en son Belçika ve bir iki gün önce pakistan'da bombalı saldırılar oldu. Hele Pakistan'da ki akıl alır gibi değil. Saldırı bir lunaparka düzenlendi ve 29 çocuk ölmüştü en son okuduğumda. Toplam ölü sayısı 70 di. Ama Avrupa'da olanlar kadar yankı uyandırmadı bizim basında. Avrupalıları duyarsızlıkla suçluyoruz ama bizim de onlardan farkımız yok.
Kendi özelimde hayatım iyi gitse bile bu olanlar bende depresif bir ruh hali yaratıyor. Yine dişlerimi kırmaya başladım. Bu sene içinde ikinci dişimi kırdım. Tekrar protez yaptırmak lazım belki.
İnsanların bu vahşiliğini kıyıcılığını anlayamıyorum. Sanki bir şeylerin çivisi yerinden çıktı gibi geliyor.
Sabah gazeteyi açınca tacizler, cinayetler. İyi güzel bir şey yok. 45 çocuğa cinsel istismarı kendi gruplarından çıktı diye yok saymaya çalışan siyasiler. Karşıt gruptan diye politiklarına alet etmeye çalışan muhalifler. Bence hepsi aynı hastalıklı yapıya sahip. Çocuklara ne olduğu kimsenin umurunda değil. O kadar çok şey yazılıp çiziliyor. Her şey o kadar iğrenç ki. O çocuklar nasıl etkileniyordur kim bilir. İçim daralıyor. ıssız bir yere kaçasım geliyor ama ıssız yer yok.
Telefon operatörümü değiştirdim. Vodafona geçtim. Turkcell benim kadar sadık bir müsteriyi çıldırtmayı başardı. Onca seneden sonra. Yaklaşık on gün oldu şimdilik memnunum.
Şirket yemeği bağırsaklarıma dokunuyor. Üç haftadır şirkette yemek yemiyorum. iyi sayılırım.
Whatsup'ta İtü makina 82 grubu kuruldu. Bu ara çok eğleniyorum. Komikler. Şu ara en büyük eğlencem haline geldi. Çok özel bir yazı oldu ama nasıl olsa okumayı sevmeyen bir milletiz. Bu kadar uzun düz bir yazıyı kimse okumaz. Bundan sonra daha sık aralıklarla yazmaya çalışacağım. Komik bir çümle oldu sık ve aralık:)))
Şimdi bu yazının sonuna sevdiğim bir fotoğraf seçeyim de için açılsın...
Sanırım ayakları üşümüş:((


2 Haziran 2015 Salı

02 Haziran 2015

Hafta sonunu neredeyse yatarak geçirdim. Hala da çok iyi olduğum söylenemez. Ancak ayağa kalktım. Bu seneki garip bir virüs. Boğazdan tutuyor ve çok ağrı sancı yapıyor. Direndim ama dayanamadım sonunda antibiyotik kullanmaya başladım.
Geçiyor ama yavaştan umarım tekrarlamaz.
Hasta olmak hele yatmak hiç bana göre değil. Yattıkça daha kötü oluyorum. Kendime gelmem uzun zaman alıyor.
Bu gün biraz daha iyiyim ama yinede gözümün önünde lekeler var.
Bu seneki virüsün laboratuvarda üretilip ilaç satmak için dağıtıldığını düşünüyorum. Çünkü şimdiye kadar bildiğim tüm sağıltma yöntemlerini uyguladım sonuç alamadım. Bu iş için özel anitbiyotiki  kullanmaya başlar başlamaz iyileşme süreci de başladı.
Çok kızdım çok....

25 Mayıs 2015 Pazartesi

13 Mayıs 2015


Yarın yolculuk var. Ama bende hala yolculuk coşkusu ve heyecanı başlamadı nedense. Kendimi çok yorgun hissediyorum. Aslında yorulacak bir şey de yapmıyorum ama garip bir isteksizlik ve halsizlik var üzerimde. Bahardan diye umuyorum. Yarın yolculuk Kudüs'e Allahın izni ile uzun zamandır merak ettiğim bir bölge. Aslında geçen seneden beri hazırlanıyoruz. Geçen sene son anda kalmıştık.

26 Mayıs 2015- 08:36

Dün gece ağrılar içerisinde yattım. Deliksiz uyumuşum kalktığımda ağrılarım biraz hafiflemişti. Sadece boğazımda kaldı. Burnumun genzimle birleştiği yer sanki yara varmışcasına acıyor. Böyle bir rahatsızlık yaşadığımda en etkili şey gargara yapmak. Baticon'u su ile seyreltip gargara yapıyorum.
Tabi sıcak bir şeyler içmek de fazladan katkı sağlıyor. Ada çayı yaptım kendime birazdan onu içeceğim. Artık bahar geldi havalar ısındı nereden çıktı bu hastalık anlamadım. Gözlerimin arkası ağırıyor, kollarım bacaklarım kesiliyor. Mikrop herhalde.
Dün yazlık kışlık yaptım çok yoruldum. Böyle zamanlarda kendime çok sinirleniyorum. Bir dolu eşyam var hala gözüm alış verişte. Söz veriyorum elimdekileri iyice eskitmeden bir şeyler almayacağım diye ama nerede. Dışarı çıkıp da elim boş döndüğüm yok.
Kendimle ilgili keşkelerim; keşke az yiye bilsem, keşke az alabilsem. Eşyanın yükü ve sıkışıklığın verdiği stres çok yorucu. Aç gözlüyüm aç gözlü..

12 Mayıs 2015 Salı

12 Mayıs 2015

Bu gün bu blogun başlangıcı. Aslında burada yazmak istediklerim pek de birileri ile paylaşmak istediğim şeyler değil sadece kendi düşüncelerim. Hiç bir kaygı duymadan kendimle sohbetlerim.
Bir kategorisi veya amacı yok. Tıpkı bir anda aklımıza girip çıkan düşünceler gibi. Oradan buradan bir şeyler. Bu blogu sadece kendime yazıyorum. Keşke görüntülemeleri sınırlana bilse ama o da blog mantığına aykırı.
 Bu sabah çok erken kalktım hava alanına gittim. Giderken dört peş tane köpek bir siyah kediyi kovalıyorlardı. Karanlıkta sadece kedinin gözleri parlıyordu. Ne oldu acaba o kediye şimdi. Deniz kıyısına ulaşmayı başardıysa kurtulmuştur. Ama daha çok yolu vardı. Böyle anlarda sihirli güçlerim olsun istiyorum. Çaresizi çaresizliğinden kurtaracak. Kedinin kaçışı çok çaresizce idi. Gözümün önünden gitmiyor.
O saatte bile sahilde yürüyenler vardı. Gerçi çok da erken sayılmaz beşe geliyordu saat.
Bugün hava ne sıcak ne soğuk güzel bir bahar havası kıvamında.
Hava alanı bana çok güzel geldi tekrar yola çıkma coşkusu oluştu içimde kendimi mutlu hissettim. Ayrı bir havası var hava alanlarının orada zaman yok. Dışarının zamanından bağımsız. Sakin alaca karanlık yollardan hava alanına girince dünya değişti.
Bu blogda böyle o anda aklıma esiveren kısa kısa notları yayınlayacağım birazda kendime günlük gibi olacak.
Kenan Evren vefat etti. Ölüsünün arkasından konuşuyorlar. Bu beni üzdü. Bir zamanlar herkes önünde el pençe divan duruyordu. Bugün cenazesine kimsenini katılması beklenmiyor. 98 yaşında bir adam. Bu ülke ilginç bir ülke. Bu satırları yazdıktan sonra internetten Kenan Evren'in cenazesi ile ilgili haberleri okudum. Allah ailesine kolaylık versin.
Nepal'de bir deprem daha olmuş. Dünyanın çivileri dağlar olduğuna göre dünyanın çivisi çıkıyor sanırım. Allah oradaki nisanların yardımcısı olsun.

Bu gün çektim bu fotoğrafı çok hoşuma gitti